Macbook M1 işlemci tecrübem
Merhaba değerli dostlar. Yazıma başlamadan önce hali hazırda hangi işletim sistemlerini kullandığımı söyleyeyim. Şu an işim dolayısı ile iş saatlerinde Windows 10, evde is M1 işlemcili MacBook kullanmaktayım. Linux’u da komple rafa kaldırmış değilim. Paralel desktop uygulaması ile Ubuntuyu istediğim an çağırabilmekteyim.
M1 işlemciyi anlatmadan önce neden bir macOS ihtiyacı hissettim onu yazayım. Macbook kullanmaya karar vermemdeki en büyük etken eşim oldu. Normalde işte windows evde linux işi götürüyordum, ancak sürekli bir tedirginlik dual boot çalışacak mı, bilgisayarım (windows için) virüs kapacak mı? Güncelleme gelecek mi, bilgisayar kilitlenecek mi vs vs. Evdeki bilgisayarım dual boot olduğu için windowsu kullanmamama rağmen windowsa bir update gelsin hemen dual boot bozuluyordu ve bilgisayar açılmıyordu. Elimde flash ile geziyordum.
Eşimle tanıştığımızda MacBook kullanıyordu ve ben böyle muzdarip haldeyken bilgisayar kilitlenecekmiş, şarjı bitecekmiş, virüs kapacakmış vs vs. hiç aklına bile gelmiyordu. Sadece bilgisayarın kapağını açıyordu işlerini hallediyordu ve kapağı geri kapatıyordu. Yani sadece ve sadece işine odaklanıyordu. Evlendikten sonra ben de eve özel işlerim için bir tane MacBook almaya karar verdim. Yalnız o zamanlar m1 işlemciler çıkmıştı. Gerekli araştırmaları yapmıştım ancak bu saatten sonra intel alınmaz dedim ve gözü kapalı aldım.
Burdan itibaren M1 olayını anlatmaya başlayabilirim. Bilgisayarı sipariş ederken henüz başka sitelere düşmediği için Apple’ın kendi sitesinden sipariş vermiştim. Hemen demode olmasın diye de 16 gb ram 512 gb ssd air olan versiyonunu aldım. Appleın cihaza fan koymayacak kadar güvenmesi insanı ayrı cezbediyordu. Elbette bu da ARM mimarisinin bir getirisi idi. Bilgisayarı ne zaman şarj ettiğimi unutuyordum. Alalı 2 sene oldu halen öyle, bilgisayarı ne zaman şarj ettiğimi unutuyorum. Rahat 2 hafta gidiyor. Tabi çok yoğun kullanmazsam. Üstelik paralel desktopta ubuntu sürekli açık oluyor. Açık olan uygulamaları zaten bilgisayar beklemeye alınınca kendisi optimize ediyor ve enerji yemesini büyük oranda önlüyor. Donanıma işletim sistemi de bu tür özellikler katarak harika işbirliği çıkarıyor.
Olumsuzluklardan bir tanesini aklıma gelmişken söyleyeyim. Bir tanesi web sitesini taşırken (web sitesi 5 GB) idi, dosyaları lokalden sunucuya atıyordum. Bilgisayar beklemeye geçince taşıma da duruyordu. Mecbur bilgisayarın başında durup beklemeye geçmesini önleyerek dosyayı atabildim. Malum telekomun upload hızlarını biliyorsunuz.
Bilgisayarı ilk aldığımda m1 çip ile ilgili sorunların hepsi 1 yıl içinde düzelir diye tahmin ediyordum ancak linuxcu birisi olarak gerek duyduğum dağıtımların hepsini sanal makinelerde çalıştıramıyorum. Geçenlerde biraz docker a bakayım dedim tamam paralel desktopa kuruluyor docker bir şekilde ama kurduğunuz sanal makinenin de arm versiyonu olması lazım ve uygulamaların da arm versiyonu olması lazım. Bu da işleri zorlaştırıyor. Docker çalışırken vagrant kullanayım dedim oradaki imajlardan yararlanamadım.
Genel olarak m1 işlemciyle ilgili durum bu şekilde.
Sağlıcakla Kalın.